بَنَاتُ الأَفْكَارِِ
Düşünce, havatır, özgün düşünce.
كَتَبْتُ هذه المَقَالَةَ مِنْ بَنَاتِ أَفْكَارِيِ
Bu makaleyi özgün fikirlerimden yazdım.
بَنَاتُ الدَّهْرِِ
Belalar, musibetler, felaketler.
أَتْعَبَتْنِي بَنَاتُ الدَّهْرِِ
Musibetler beni yordu.
هَلْ لِلْفَتَى مِنْ بَنَاتِ الدَّهْرِ مِنْ وَاقٍ (مُمَزَّق العبدي)ِ
İnsanı felaketlerden bir koruyacak var mı? (Mümezzak el-Abdi)
واستِراقُ الشّعرِ عندَ الشّعراء. أفظَعُ منْ سرِقَةِ البَيْضاء والصّفْراء، وغَيرَتُهُمْ على بَناتِ الأفكارِ، كغيرَتِهِمْ على البَناتِ الأبكارِ (مقامات الحريري)ِ
Şiir çalmak, şairler nezdinde altın gümüş çalmaktan daha çirkindir. kendi düşüncelerine karşı izzeti nefisleri kendi kızlarına olan izzeti nefisleri gibidir. (Makamatu'l-Harîrî)
بناتُ الصَّدْرِ
Tasalar, kaygılar, endişeler, üzüntüler.
بناتُ اللَّيلِ
Endişeler, dertler, üzüntüler, tasalar, vesveseler, humma (ateşli hastalık). - Kendini satan kadın
تَظَلُّ بَناتُ الليلِ حَوْلي عُكَّفاً عُكُوفَ البَواكِي بَيْنَهُنَّ قَتِيلُوِ
Dertler ölünün etrafını saran ağıtçı kadınlar gibi beni kuşatmışla
غَزْل البناتِ
pamuk şekeri, pişmaniye.
بنات نعْش الكُبرىِ
Büyük Kepçe veya Pulluk, Büyükayı takımyıldızının yedi parlak yıldızından oluşan büyük bir yıldız kümesi.